Karadağ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Karadağ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Şubat 2013 Perşembe

Budva, Karadağ: Mutlaka keşfedilmeli

Bir THY uçuşunda, THY'nin yayınladığı aylık dergiyi okurken bir fotoğraf gördüm, Karadağ'da sonradan ismini hatırlayamadığım bir yerin fotoğrafıydı ve buraya mutlaka gitmeliydik... İnternette yaptığım araştırmalardan sonra fotoğrafın nereye ait olduğunu bulabildim: Budva'da Sveti Stefan...

 
2011 yaz tatilinde Karadağ'a gitmeye karar verdik. İstanbul'dan başkent Podgorica'ya THY'nin direk uçuşu ile çok kısa bir sürede gidilebiliyor. Budva küçük bir yer, Karadağ'ın küçük bir yer olduğu gibi.
Yaz tatili için Karadağ'a gidiyoruz dediğimiz insanlara çok tanıdık gelmemişti, Dağlık Karabağ ile karıştıran bile olmuştu:) Burası çok küçük bir ülke, Sırbistan'dan ayrılıp bağımsızlıklarını ilan ettikten sonra kendi para birimlerini bile yaratmamışlar, EUR kullanıyor ülkede genel olarak.
 
Sorunsuz geçen bir uçuştan sonra Podgorica havaalanına iniyoruz ama bir sorun var: Havaalanında, sizi Budva'ya götürebilecek herhangi bir taşıma araca yok, tek çare taksiler. Bunun fırsat bilen taksiciler de turist avına çıkıyorlar, uzun pazarlıklardan sonra başka bulduğumuz 2 kişi ile birlikte taksiye bindik ve toplamda 70 EUR kadar bir tutar ödedik. Bunun ne kadar fazla olduğunu tatil dönüşünde sadece 20 EUR verdiğimizde anlayabildik!!!
 
Podgorica-Budva arası yaklaşık 45 dakika sürüyor. Ülkenin ismine yaraşır bir biçimde gerçekten çok dağlık bir alan. Budva'ya vardığımızda hostele yerleşip hemen kendimizi sahile atıyoruz.
 
Budva merkezi, sahil şeridi boyunca uzanan sağlı sollu restaurantlar ve küçük oyun parkları ile dolu. Old City (Eski Şehir) kaleyle çevrelenmiş, hemen sahilde bulunuyor. Yan tarafında Budva'nın en güzel plajlarından biri var.
 
 
Deniz harika, bayanların canını sıkan tek konu güzel ve uzun bacaklı Sırp kızları olur ancak :)
Türkiye'deki plajlardan farkı var mı aslında çok yok hatta Türkiye'de çok daha güzel plajlara ve koylara rastlayabiliriz. Buranın farkı insanda gerçekten dağların arasında bir gölde denize giriyormuş hissi uyandırması...
 
Karadağ genel olarak ucuz bir ülke, yemek-içmek, oteller, şezlong fiyatları insanda tatilde kazık yiyormuş hissi uyandırmıyor. Eski şehrin içerisindeki kalede, dar ve uzun sokaklarda sağlı sollu cafeler ve hediyelik eşyalar satan yerler var, bizdeki Bodrum'u andırıyor... Buradaki dilim pizza satan küçük dükkanlar var, hatta biraz beklerseniz istediğiniz pizzayı yapıp vitrine koyup satıyorlar. Dumanı tüterken mideye indirebiliyorsunuz, hem de lezzetli hem ucuz bir öğün oluyor... Bir de her yeşil çayın yanına limon ve bal getiriyorlar, nerede oturursanız oturun.. Şeker yerine bal koyup limon sıkmak Karadağ ziyaretinden sonra insanda alışkanlık hale geliyor, dönünce de bir müddet çaya bal eklemeye devam ettim ben:) Eğlence mekanları da eski şehre gelen uzun caddenin üzerinde, zaten çıkan köpüklerden ve masaların üzerinde dans eden kızlardan kendilerini belli ediyorlar :)
 
Budva merkezden sonra istikametimiz gelil sebebimiz de olan Sveti Stefan'a gitmek... Bunun için otobüse biniyoruz ve uzuuun bir yol yürümemiz gerekiyor sahile inmek için.. Ama kesinlikle buna değecek bir manzarayla karşılaşıyoruz...
 
Plaj kısmı çakıl taşlı, kum bir plaj değil, o yüzden mutlaka deniz terliği alınması gerekiyor. Buraya vardığımızda yaşadığımız ilk hayal kırıklığı, Sveti Stefan'daki adanın bir özel mülkiyet olduğu için içine girişin yasak olması... Önünde duran güvenlik görevlisi adadaki otellerde kalmayan insanları içeri almıyor... Bu yüzden içeride neler olup bittiğini bilemiyoruz. Ama adanın etrafındaki plajda oyalanmak da bize fazlasıyla yetiyor. Buradaki deniz Budva'dakinden daha derin ve sanki akvaryumda yüzüyor hissi uyandırıyor..


Tam plajın keyfini çıkarırken birden başlayan yağmur sayesinde biraz ıslanıyoruz ama o da ayrı bir zevk :) Birkaç saat sonra güneş yeniden açıyor ve bir sonraki durağımız Kotor'a doğru yola çıkıyoruz...
Kotor'a gitmek için Budva otobüs garından otobüse binmek gerekiyor. Otobüsler biraz 80li yılların Türkiye'sini hatırlatıyor... Kotor'da inip hemen duvarlarla çevrili eski şehrin içine giriyoruz... Kalabalıktan da anlaşılıyor, gerçekten görülmesi gereken bir yer... Tarihi saat kulesi yanında Budva'daki kadar dar olmayan labirent sokaklarında yürüyüp hem tarihi kokluyor hem de keşfe çıkıyorsunuz. Küçük meydanlarda toplanmış cafelerde birşeyler içerek bu tarihi dokunun tadına daha çok varıyorsunuz. Burada geçirdiğimiz birkaç saatten sonra, sıcağın da etkisiyle denize girebileceğimiz yerlere geçmeyi planlıyoruz. Tourist Information'da duran genç bayana gidebileceğimiz en yakın ve en güzel plajı soruyoruz... Bunun hiç yapılmaması gereken bir hata olduğunu tavsiye edilen plaja gidince anlıyoruz ama artık çok geç...
Perast'a vardık bile, uzuuun merdivenlerden inerek küçük merkeze geliyoruz, ama denize girmek için bir kumsal arıyor gözlerimiz velakin bulamıyoruz. Herkesin yaptığı gibi biz de kaldırımdan direk atlamak zorunda kalıyoruz. Perast macerasını daha fazla uzatmadan hemen ilk otobüse binip bu sefer Herzeg-Novi'ye gidiyoruz. Aradığımızı tam da burda buluyoruz, hem deniz çok güzel hem de gayet güzel gezilesi görülesi bir sahil şeridi var.. Akşam da tekrar Budva'ya otobüsle geri dönüyoruz. Karadağ tatilimizin son günlerini yine Budva plajında geçiriyoruz ve son gününe kadar bu sahil bize çok ama çok zevk veriyor...