Gürcistan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gürcistan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Mart 2013 Salı

Tiflis: Gece büyüleyen şehir...

İş seyahati dolayısıyla 2013 yılı Mart ayında Gürcistan'ın Tiflis şehrine gitmem gerekti. Gürcistan hakkında çok az, Tiflis hakkında ise hiç bir bilgim olmadan yola çıktım ve şehrin beni büyüleyen gecelerine hayran kalarak geri döndüm...



Tiflis, Kafkaslarda küçük bir Avrupa kenti hissini uyandıran bir yer... Küçük olduğu için heryere kolayca ulaşılıyor, havaalanı şehre 15dk mesafede kalıyor.

THY ile gece İstanbul'da başlayan yolculuğum sabaha karşı Tiflis havalanında sona erdi. Gürcistan'da genel olarak nasıl bilmiyorum ama Tiflis'te taksiler çok ucuz.Hiç tereddüt etmeden taksiye binip istediğiniz yere gidebilirsiniz, ama önemli bir nokta: Mutlaka binmeden önce pazarlık yapılması gerekiyor çünkü ülkede taksimetre kullanılmıyor:) 15dklık bir mesafe için yaklaşık 5 lari , o da yaklaşık 5tl ödeniyor.

Gündüz çalıştığım için ancak akşamları gezmeye fırsat bulabildim şehri. Otelde resepsiyondan aldığım tavsiyelerle yola çıktım, şehrin havasını ve insanların yaşama şeklini daha iyi anlayabilmek için metroya bindim ama gerçekten çok gereksiz bir hareketmiş :) Meşhur Rustaveli Caddesi otele 10dk mesafede, metroyla yaklaşık 45dk sürdü. İş çıkışı saati olduğu için de çok kalabalık... Sovyet döneminden kalma metrolar çok eski ve ilginç alfabeleri sayesinde hiçbir yazı anlaşılmıyor. Metro o kadar yerin altında ki inmek 10dk kadar sürüyor, merdivenler gerçek ağır demirden yapılmış. Metroya binmek için çnce 2 lari tutarında kart alıp onun içine dolum yapmak gerekiyor.
Rustaveli Caddesi, şehrin en önemli ve en  uzun caddesi. Bir çok önemli müze, kilise ve tarihi bina bu cadde üzerinde. Caddenin başından en sonuna kadar yaklaşık 30dk'da yürünebiliyor. Caddede hiç trafik ışığı yok, tüm yayalar alt geçitleri kullanıyor karşıya geçmek için. Haritayla beraber gezmekte fayda var çünkü yanından geçtiğiniz ve önemli olduğunu  anladığınız binalarda ingilizce yazılmış herhangi bir tabela yok. Binalar gerçekten çok gösterişli. Sağ tarafta Parlamento binasını geçtikten sonra Özgürlük Meydanı'na çıkıyorsunuz. Burası eski şehrin başladığı yer.

Buradan sola dönüp aşağı doğru indiğinizde eski şehre giriş yapmış oluyorsunuz. Akşam çok fazla aydınlık olmasa sa sağlı sollu hediyelik eşya mağazaları ve şarap mahzenleri görülebiliyor. Şehrin genelindeki sakinlik burda da mevcut, hiçbir endişe duymadan güvenle sokaklarda gezilebiliyor.

Mtkvari Nehrine kadar inildiğinde, asıl merkez olan Gorgasali Meydanı'na geliniyor. Burdaki ışıklandırmalar sayesinde, şehirde önemli ve tarihi tüm yapıları görebiliyorsunuz hem de gündüzkinden çok daha hoş bir şekilde.... Nehrin üzerindeki köprünün ismi Metekhi. Sağ tarafta 5. yy'dan kalma Metekhi Kilisesi ve Kral Gorgasali heykeli duruyor.





Işıklandırmaları gördüğümde büyülendim, Tiflis o kadar tarihi bir yer ki kendinizi o dönemde yaşar gibi hissediyorsunuz. Başınızı kaldığırdığınızda tepede teleferikleri görebiliyorsunuz. Biran çok güzel bir fikir olarak geldi ve hemen bileti alıp bindim. Tepeye çıkana kadar biraz korktuğumu itiraf etmeliyim:) özellikle nehrin üzerinden geçerken ha düştü ha düşecek diye yere bakamadım bile...
Tepeye çıktığınızda sizi belki de şehirde görülebilecek en güzel manzara karşılıyor. Tekrar hayran hayran bakıyorum şehre...

Biraz ileride kocaman Kartlis Deda heykeli duruyor. Şehrin her yerinden görülen bir elinde kadeh bir elinde kılıç tutan bir kadın heykeli. Anlamı: Dostlarımıza şarap, düşmanlarımıza kılıç sunarız...

Ne yemeli...
Tekrar aynı teleferikle aşağı inildiğinde, Gorgasali Meydanı'nın sağ tarafında yeni dizayn edildiği belli olan cafe-barların olduğu bir cadde var, akşamları yemek sonrası zaman geçirilebilecek gayet hoş gözüken yerler. Ben daha ileride eski kiliseyi geçince gördüğüm 'Restaurant Pastorale' e oturdum, 'KGB Still watching' adlı mekanın tam yanı :) Mekanda neredeyse hiç gürcü yoktu, dekorasyonu da yemekleri kadar güzel, akşam 9'dan sonra canlı jazz müzik başlıyor. Mantar çorbasının meşhur olduğunu bildiğim için denemek istedim, yanında da gürcü mantısı ve etli bir yemek. Herşey enfesti :) Hinkal mantısının yenme şekliyse: sakın bıçakla yemeye kalkıp içindeki suyu tabağa boşaltmayın. Suyu için sonra mantıyı yemeye başlayın, yoksa tüm esprisi kaçıyor...
 Bir sonraki akşam da Türk Hamamlarının karşısındaki bir Gürcü restaurant'ına davetliydim, z.yağlı mezeler, özel gürcü pidesi (Haçapuri), peynir, vs tattırdılar... hepsini çok beğendim. Bir sonraki gün de öğleden sonra uçağıyla İstanbul'a çok memnun bir şekilde geri döndüm.

Notlar:

- Tiflis'te adımbaşı Exchange Ofis var, bu kadar çoğunu birarada başka biryerde görmemiştim. Ama hepsinin de kurları farklı.
- Her yer müze ve tiyatro. Rustaveli Caddesi üzerinde sayılmayacak kadar çoklar ve güzel oldukları söyleniyor.
- İnsanlar genel olarak çok güleryüzlü değil, özellikle ve özellikle iş görüşmelerinde...